25 Mart 2009 tarihinde yaşanan helikopter kazası, Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki beş kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmıştı. Bu olay, uzun yıllar boyunca bir kazadan öte, komploların ve suikast iddialarının gölgesinde kaldı. Yazıcıoğlu ailesi ve destekçileri tarafından, bu trajik olayın bir kaza değil, profesyonelce planlanmış bir suikast olduğu ileri sürüldü.
Kaza ve Ardından Gelen Belirsizlik
Muhsin Yazıcıoğlu, Kahramanmaraş’ta yapılan bir mitingden sonra Yozgat’a gitmek üzere bindikleri helikopterin düşmesi sonucu hayatını kaybetmişti. Kaza yerinin belirlenmesi ve enkaza ulaşılması çok uzun sürmüş, bu da kamuoyunda şüpheler uyandırmıştı. Arama-kurtarma çalışmalarındaki aksaklıklar ve yetkililerin öne sürdüğü çelişkili bilgiler, olayı daha da tartışmalı hale getirdi.
Kazayla ilgili ilk incelemeler, hava koşulları ve pilotaj hatasına işaret etse de, sonraki yıllarda ortaya çıkan bilgiler bu varsayımların ötesinde bir duruma işaret etti. Olayın FETÖ tarafından organize edildiği iddiaları, 2016 yılındaki darbe girişimi sonrasında yürütülen soruşturmalarda tekrar gündeme geldi.
FETÖ ve Suikast İddiaları
Muhsin Yazıcıoğlu ailesinin avukatı, olayı “profesyonel bir siyasi suikast” olarak nitelendirdi. Bu iddialar, FETÖ’n devlet içindeki organize yapısı ve kritik bilgi akışına erişim kabiliyeti nedeniyle dikkatle incelendi. FETÖ mensuplarının, kaza sonrasındaki arama kurtarma çalışmalarını kasıt olarak geciktirdiği ve bazı bilgileri manipüle ettiği öne sürüldü.
Dava dosyasında, enkazın bulunduğu yerin tespit edilmesinde gecikmeler yaşandığı ve yetkililerin sorumluluklarını yerine getirmediği savunuldu. Yazıcıoğlu’nun aile fertleri, FETÖ’n yıllar boyu özellikle siyasetçiler ve muhalif liderler üzerinde bir tehdit unsuru olarak hareket ettiğini dile getirdi.
Yargı ve Zaman Aşımı
Kaza sonrasında açılan soruşturmalar, çoğu zaman etkisiz kaldı ve yıllarca sonuca ulaşmadı. Ancak, olayın FETÖ bağlantısı yönünden ele alınmasıyla yeni bir dönem başladı. Dönemin Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır, eski İl Jandarma Komutanı Sezai Akgün ve eski İl Emniyet Müdürü Necdet Çelikbilek, “görevi kötüye kullanma” suçundan mahkum edildi. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, bu isimlere 1 yıl 2şer ay hapis cezası verilmesini kararlaştırdı.
Ancak, 12 yıllık zaman aşımı sürecinin dolması nedeniyle dosyalar Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda kesinleşemeden düştü. Bu karar, Yazıcıoğlu ailesi ve destekçileri tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Zaman aşımı karanı, şüphelerin tamamen aydınlatılamadığı bir dava sürecinin son bulması anlamına geliyordu.
Toplumsal Tepki ve Adalet Talepleri
Muhsin Yazıcıoğlu’nun şahsiyeti ve siyaset sahnesindeki rolü, onu takip eden milyonlar için önemli bir figür haline getirmişti. Ölümünün ardından yaşanan belirsizlikler ve iddialar, Yazıcıoğlu sevenleri için bir yara olarak kaldı.
Aile ve sivil toplum kuruluşları, zaman aşımı kararına karşı mücadelelerini sürdüreceklerini ve olayın tüm boyutlarıyla aydınlatılması için uluslararası arenada da hukuk yollarını arayacaklarını belirtti.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopter kazası, üzerindeki sis perdesi ve yargıdaki zaman aşımı kararıyla tüm yönleriyle aydınlatılamadan kapandı. Ancak, olayın toplum nezdindeki yankısı ve adalet arayışı sürecek gibi görünüyor. Bu durum, gelecekte benzer olayların aydınlatılması ve adalet sisteminin şeffafının sağlanması konusunda önemli dersler içermektedir.